iş yapmak

listen to the pronunciation of iş yapmak
التركية - الإنجليزية
{f} work

You must consider what kind of work you want to do. - Ne tür bir iş yapmak istediğinizi düşünmelisiniz.

Mayuko avoided doing hard work. - Mayuko zor iş yapmaktan kaçındı.

{f} deal

The soul of commerce is upright dealing. - Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.

Whose turn is it to deal? - İş yapmak için kimin sırası?

{f} trade
{f} traffic
turn over
deal with
ply
carry on business
doing business

I'm looking forward to doing business with you. - Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum.

Pleasure doing business with you. - Sizinle iş yapmak zevkti.

job

Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area. - Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.

I want to do a good job. - Ben iyi bir iş yapmak istiyorum.

to have dealings (with sb), to trade
do business

Do you want to do business or not? - İş yapmak istiyor musun ya da istemiyor musun?

My friend wants to do business with South American firms. - Arkadaşım Güney Amerikan şirketleriyle iş yapmak istiyor.

transact business
iş yap
perform an action
التركية - التركية

تعريف iş yapmak في التركية التركية القاموس.

iş yapma
edi