I play football every day.
- Her gün futbol oynarım.
Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
- Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
Traffic accidents happen daily.
- Trafik kazaları her gün olur.
I speak English daily.
- Her gün İngilizce konuşurum.
In June, it rains day after day.
- Haziranda her gün yağmur yağar.
I worked on it day after day.
- Her gün onun üzerinde çalıştım.
Tom eats the same food day in and day out.
- Tom her gün aynı yemeği yer.
He plays Minecraft day in, day out.
- O her gün Minecraft oynar.
He punishes me everyday.
- O beni her gün cezalandırıyor.
Layla talked to Sami everyday.
- Leyla her gün Sami ile konuştu.