Put everything in my basket.
- Her şeyi sepetime koy.
Don't worry, everything will be OK.
- Üzülmeyin, her şey düzelecek.
If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
- Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
I will do anything for you.
- Senin için her şeyi yapacağım.
All's fair in love and war.
- Aşkta ve savaşta her şey adildir.
All you have to do is sign this paper.
- Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.
Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian.
- Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.