having one parent (rather than two) in common

listen to the pronunciation of having one parent (rather than two) in common
الإنجليزية - التركية

تعريف having one parent (rather than two) in common في الإنجليزية التركية القاموس.

half
ara

Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor. - Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Tom sekiz buçuk yıl önce ailesiyle birlikte Japonya'ya geldi. - Tom came to Japan eight and a half years ago with his parents.

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

half
yarı

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır. - The population of Italy is about half as large as that of Japan.

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

half
{i} yarım

Yarım düzine yumurta aldım. - I bought half a dozen eggs.

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü. - The price of this book has been reduced by half.

Tom, armudu yarı yarıya böldü. - Tom cut the pear in half.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)
half
(zarf) yarı, yarı yarıya, hemen hemen, neredeyse
half
{i} yarı saha
half
hemen hemen
الإنجليزية - الإنجليزية
half

A half brother or half sister.