O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.