Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
My father is coming home tomorrow.
- Babam yarın eve geliyor.
Are you coming to the party?
- Partiye geliyor musun?
Tom is coming to our school tomorrow.
- Tom yarın bizim okula geliyor.
Tom is coming up to Boston for a visit.
- Tom bir ziyaret için Boston'a geliyor.
Tom is coming up behind us.
- Tom arkamızdan geliyor.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
What came first? The egg or the hen?
- Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
- Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
That sounds good, doesn't it?
- O kulağa hoş geliyor, değil mi?
It seems that you are very happy today.
- Bugün çok mutlusun gibi geliyor.
It seems to me that I heard a noise in the attic.
- Tavan arasında bir gürültü duydum gibi geliyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.