التركية - الإنجليزية
تعريف güneyden في التركية الإنجليزية القاموس.
- southerly
- south
Many swallows will come soon from the south.
-Yakında güneyden birçok kırlangıç gelecek.
The clouds are coming from the south.
-Bulutlar güneyden geliyor.
- güney
- {i} south
Paraguay is a country in South America.
-Paraguay, Güney Amerika'da bir ülkedir.
In the summer it's very hot in southern Spain.
-Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
- güneyden esen
- southerly
- güneyden esen
- south
- güney
- austral
Australia is smaller than South America.
-Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.
- güney
- southern
The southern army needed men and supplies.
-Güney ordusunun adamlara ve malzemelere ihtiyacı vardı.
Southern newspapers attacked Lincoln.
-Güney gazeteleri Lincoln'a saldırdı.
- Güney
- (Askeri) joint interagency task force - South - müşterek birimler arası görev kuvveti
- güney
- sunny side
- güney
- southernly
- güney
- south; southern, southerly
- güney
- meridional
- güney
- south wind. G
- güney
- southerly
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف güneyden في التركية التركية القاموس.
- Güney
- (Hukuk) CENUP
- güney
- Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- güney
- Herzaman güneş alan yer
- güney
- Bu yönde olan, bu yönle ilgili, cenubi
- güney
- Lodos
- güney
- Güneş gören yer
المصطلحات ذات الصلة
güneyden
الواصلة
gü·ney·denResimler
السابق
المفضلات