She was watching the film with her eyes red in tears.
- O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.
She was watching TV with tears in her eyes.
- Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
I'm observing wild birds.
- Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
I observed that his hands were unsteady.
- Ellerinin titrek olduğunu gözlemledim.
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.