gördük

listen to the pronunciation of gördük
التركية - الإنجليزية
We saw

When we looked down, we saw many buildings. - Aşağı baktığımızda, birçok bina gördük.

We saw the sun rise above the horizon. - Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük.

gör
saw

I saw John at the library. - Kütüphanede John'u gördüm.

I saw my Twitter account suspended after a while. - Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

I'm looking forward to seeing you this April. - Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.

gör
see

It seems to me that you are wrong. - Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

gör
{f} seen

I turned off the TV because I had seen the movie before. - Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.

Germs can only be seen with the aid of a microscope. - Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

gör
{f} view

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

She stood astonished at the sight. - Görünüşte şaşırmış gibi duruyordu.

The sight of fresh lobster gave me an appetite. - Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

التركية - التركية
Adıyaman ilinde bir dağ