göğsün

listen to the pronunciation of göğsün
التركية - الإنجليزية

تعريف göğsün في التركية الإنجليزية القاموس.

göğüs
breast

She has small breasts, but I don't mind. - Onun küçük göğüsleri var ama umursamıyorum.

Tom's mother and sister had breast cancer. - Tom'un annesinin ve kız kardeşinin göğüs kanseri vardı.

göğüs
{i} chest

He was suddenly struck with chest pain. - Aniden göğüs ağrısı ile vuruldu.

The chronicles of the flood of 1342 say that the water in the Mainz Cathedral came up to a man's chest, while in Cologne, one could ride in a boat over the city walls. - 1342 sel kronolojisi Köln'de, biri şehir duvarlarının üzerinde bir tekneye binebiliyorken, Mainz katedralinde suyun bir insanın göğüs hizasına geldiğini söylüyor.

göğsün dekolteden görünen kısmı
cleavage
göğüs
(Argo) booby
göğüs
(Argo) boob

I bet her boobs are fake. - Onu göğüslerinin sahte olduğuna bahse girerim.

Tom, are you looking at my boobs? - Tom, sen benim göğüslerime mi bakıyorsun?

göğüs
bosom
göğüs
{s} mammillary
göğüs
{s} pectoral
göğüs
thorax
göğüs
chest; thorax
göğüs
breast, bosom
göğüs
chest, breast, bosom; breast, boob" " meme; brisket
göğüs
mammo
göğüs
bust
göğüs
breast, bust (of a woman)
göğüs
brisket
göğüs
(Denizcilik) breast, flare of a ship's bow
göğüs
sterno
göğüs
windbag
göğüs
petto
التركية - التركية

تعريف göğsün في التركية التركية القاموس.

Göğüs
sine
Göğüs
döş
Göğüs
bağır
Göğüs
kenbe
Göğüs
toraksenbe
Göğüs
(Osmanlı Dönemi) CEVŞ
Göğüs
(Osmanlı Dönemi) LEBAN
Göğüs
duşka
göğüs
Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve yürek, akciğer gibi organları içine alan bölümü, sine
göğüs
Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı: "Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi."- A. Gündüz
göğüs
Vücudun boyunla karın arasında yer alan bölüm
göğüs
Bu bölümün içindeki organlar
göğüs
Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı
göğüs
Meme: "Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi."- S. M. Alus
göğüs
Meme