Tom'a açık talimatlar verdim.
- I gave Tom explicit instructions.
Ben sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar vermiştim.
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Tom'a açıkça onu yapmamasını söyledim.
- I explicitly told Tom not to do that.
Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.
- I want you to have a definite plan before you leave.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Bir gün kesinlikle Fransa'yı ziyaret edeceğim. Sadece tam olarak ne zaman olduğunu bilmiyorum.
- Sometime I'll definitely visit France. I just don't know exactly when.
Tamam, tamam, dedi doktor. Ben kesinlikle ona bir göz atacağım.
- Okay, okay, said the doctor. I'll definitely take a look at her.
Bana kesin bir cevap ver.
- Give me a definite answer.
Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
- Tom should definitely go visit Mary next weekend.
Onun Amerika'ya gideceği açık.
- It is definite that he will go to America.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Tom açıkça Mary'ye bunu yapmamasını söyledi.
- Tom explicitly told Mary not to do that.
Tom'a açıkça onu yapmamasını söyledim.
- I explicitly told Tom not to do that.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
I gave explicit instructions for him to stay here, but he followed me, anyway.
The film had several scenes including explicit language and sex.
... it wouldn't be as explicit as grades. ...