We've walked all around the lake.
- Biz gölün etrafında yürüdük.
The world doesn't revolve around you.
- Dünya senin etrafında dönmüyor.
There was a high wall about the garden.
- Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı.
A high wall stands all about the garden.
- Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor.
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
- Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
We believed that the earth moves round the sun.
- Biz dünyanın güneşin etrafında hareket ettiğine inanıyorduk.