entscheid

listen to the pronunciation of entscheid
ألمانية - التركية
e. r. ent'şayt karar
e {ent'şayt} r karar
الإنجليزية - التركية

تعريف entscheid في الإنجليزية التركية القاموس.

decisive
{s} kararlı

Yeterince kararlı değilim. - I'm not decisive enough.

Tom kararlı, değil mi? - Tom is decisive, isn't he?

decision
karar

Bu karar onun gelecekteki mesleğini belirtecektir.. - This decision will reflect on his future career.

Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı. - He explained later how he made this decision.

decision
karar almak

Karar almakta zorlanıyorum. - I have trouble making decisions.

Bir karar almak zorundayız. - We have to make a decision.

decision
(Askeri) HÜKÜM; İLAM; KARAR: Bir askeri mahkemenin, herhangi bir hususta verdiği hüküm
decision
come to veya make a decision karar vermek
decision
{i} kararlılık
decision
kararlılık/karar
decision
sebat tereddütsüzlük
decision
ilâm
decision
yargı

Birçok kişi yargıcın kararı ile aynı fikirde değildi. - Many people disagreed with the judge's decision.

Yargıçlar bir karar verdiler. - The judges made a decision.

decision
{i} sonuç

O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır. - That decision will have far-reaching and serious consequences.

Hem baban hem de ben senin kararın sonuçlarını anlıyoruz. - Both your father and I understand the consequences of your decision.

decision
{i} hüküm

Japon hükümeti önemli bir karar verdi. - The Japanese government made an important decision.

Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar. - Students have been protesting against the government's decision.

decisive
(Askeri) Sonuç üzerinde rol oynayan
decisive
kati
decisive
kararlı,kesin
decisive
{s} kesin, kati
ألمانية - الإنجليزية
judgement
decision
decisive