Tom'un büyük büyük büyük babaannesi İskoçya'da yaşadı.
- Tom's great-great-great grandmother lived in Scotland.
Babaannem uçabiliyor.
- My grandmother can fly.
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
Haftada iki kez anneannemi ziyaret ederim.
- I visit my grandmother twice a week.
Büyük annem giysiler örmeyi seviyor.
- My grandmother likes to weave things.
Büyük annem 82 yaşında hâlâ enerjik.
- My grandmother is still vigorous at 82 years old.
Tom yaklaşık 300 yıldır atalarının izini sürdüğünü söylüyor.
- Tom says he can trace his ancestors back about 300 years.
Tom'un ataları Afrikadan geldi.
- Tom's ancestors came from Africa.
Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.
- All humans on Earth are descended from a common ancestor.
İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.
- English and German share a common ancestor.
Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
- My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.
- My grandmother goes for a walk in the evening.
Ninem bu sabah mektubu yolladı.
- My grandmother posted the letter this morning.
Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.
- That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.