elder, senior

listen to the pronunciation of elder, senior
الإنجليزية - التركية

تعريف elder, senior في الإنجليزية التركية القاموس.

older
{f} daha eski

Çin'in tarihi Japonya'nınkinden daha eskidir. - The history of China is older than that of Japan.

Arabamız sizinkinden üç yıl daha eski. - Our car is three years older than yours.

older
(Bilgisayar) daha eskiler

Daha modern binalar daha eskilerden daha güvenlidir. - More modern buildings are safer than older ones.

older
{s} büyük

O benim erkek kardeşimden daha büyük görünüyor. - He looks older than my brother.

Bakım onun görünüşünü on yaş büyük yaptı. - Care has made her look ten years older.

older
eski

Hangi kitap daha eskidir, bu mu yoksa şu mu? - Which book is older, this one or that one?

Arabamız sizinkinden üç yıl daha eski. - Our car is three years older than yours.

older
{s} daha yaşlı

Ken Seiko'dan daha yaşlı. - Ken is older than Seiko.

O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır. - She is older and wiser now.

الإنجليزية - الإنجليزية
older