dile

listen to the pronunciation of dile
التركية - الإنجليزية
{f} wish

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

She wished she had been born twenty years earlier. - O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

{f} wished

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

Everybody wished he had been elected governor. - Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.

invoke
{f} wishing

I named my daughter Nairu wishing her long life. - Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.

She sat next to him wishing she were somewhere else. - O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu

verbalized
beg

Tom dropped a coin into the beggar's cup. - Tom dilencinin kabına bir bozuk para koydu.

I am no better than a beggar. - Bir dilenciden daha iyi değilim.

articulates