With the T.V. on, how can you keep your mind on your studies?
- Açık televizyonla, derslerini nasıl aklında tutabilirsin?
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
She began lessons in piano at age 6.
- O, 6 yaşında piyano derslerine başladı.
Tomorrow lessons start.
- Yarın dersler başlar.
The lesson is science.
- Dersimiz fen ve teknoloji.
This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders esnasında Japonca konuşmamalısın.
The lecture starts at 8 o' clock.
- Ders saat 8'de başlar.
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
Physics is my weak subject.
- Fizik benim zayıf dersim.
We study many subjects in high school.
- Lisede birçok konuda ders alıyoruz.
Instructional videos are a key component of many online courses.
- Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
Did you understand the moral of this story?
- Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?
What's the moral of the story?
- Hikayeden alınacak ders nedir?
In this school, a period is fifty minutes long.
- Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.
We have French in third period.
- 3. dönemde Fransızca dersimiz var.
Tom is teaching a class right now.
- Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor.
Our principal does no teaching.
- Okulu müdürümüz derse girmez.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.