He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
- Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
He tried solving the problem.
- Problemi çözmeyi denedi.
He tried out that new machine.
- O, o yeni makineyi denedi.
Tom said he was going to try out for his school soccer team.
- Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.
He couldn't wait to try out his new surfboard.
- Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
It's no use trying anything.
- Bir şey denemenin faydası yok.
It is no use trying again.
- Tekrar denemenin faydası yok.
Why don't you give tennis a try?
- Niçin tenisi denemiyorsun?
Please try me for the job.
- İş için beni deneyin, lütfen.
He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
- Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Sami tried a few samples, but he didn't buy.
- Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.