Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- Let's meet halfway between your house and mine.
Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
- Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
Saat altı buçukta döneceğim.
- I'll return at half past six.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
- Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
- The population of Italy is about half as large as that of Japan.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Yarım düzine yumurta aldım.
- I bought half a dozen eggs.
Tom, armudu yarı yarıya böldü.
- Tom cut the pear in half.
Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.
- The price of this book has been reduced by half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
- Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.