Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.
 - I want you to have a definite plan before you leave.
Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
 - The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
O kesinlikle tam zamanlı bir iştir.
 - It's definitely a full-time job.
Tamam, tamam, dedi doktor. Ben kesinlikle ona bir göz atacağım.
 - Okay, okay, said the doctor. I'll definitely take a look at her.
Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
 - Tom should definitely go visit Mary next weekend.
Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
 - Tom should definitely ask for Mary's opinion.
Onun Amerika'ya gideceği açık.
 - It is definite that he will go to America.