Mary had noted a distinct change in Tom's behavior and work habits.
- Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi farketmişti.
Who does want change?
- Değişimi kim istiyor?
The year 1796 saw a change in American politics.
- 1796 yılında, Amerikan siyasetinde bir değişim gördüm.
You need to have exact change to pay the toll of the expressway.
- Otoban geçiş ücretini ödemen için tam değişime sahip olmalısın.
Everything is in flux.
- Her şey değişim halinde.
I wonder if exchange students can join this club.
- Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
Our school has accepted three Americans as exchange students.
- Okulumuz üç Abd'liyi değişim öğrencisi olarak kabul etti.