تعريف colored في الإنجليزية التركية القاموس.
- {s} renkli
Renkli kalemlere ihtiyacım var.
- I need colored pencils.
Onun hikayesi oldukça renkli.
- His story is highly colored.
- kaba zenci
- {f} renklendir
- {s} göz boyayıcı
- {s} zenci
- renklendirildi
- {s} etki altında kalmış
- {s} boyalı
- {s} boyanmış
- etkilenmiş
- tarafsız olmayan
- {s} taraflı
- melez Güney Afrikal
- {s} aldatıcı
- özellikle zenci ırkına mensup
- renklendirilmiş
- tesir altında kalmış
- beyaz ırk dışındaki bir ırka
- siyah
- coloured
- renkli
Renkli kontak lensler takmaya başlamam gerektiğini düşünüyor musun?
- Do you think that I should start to wear coloured contact lenses?
- color
- {i} renk
Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.
- We have the extra-large size, but not in that color.
Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.
- Colorless green ideas sleep furiously.
- colored person
- renkli kişi
- colored pencil
- renkli kalem
- colored anodization
- renkli anodik kaplama
- colored cement
- (İnşaat) renkli çimento
- colored noise
- renkli gurultu
- colored paint
- renkli boya
- colored print
- renkli baskı
- color
- {f} çarpıtmak
- dark colored
- esmer
- color
- müstehcen
- color
- (Tıp) kolor
Onun Kolorado'da büyük bir çiftliği var.
- He has a large farm in Colorado.
- color
- (Bilgisayar) renkte göster
- color
- yüzü kızarmak
- color
- kaba
- color
- renkli olmak
- color
- (Bilgisayar) renkli
Gökkuşağı yedi renklidir.
- The rainbow has seven colors.
Bir rulo renkli film lütfen.
- One roll of color film, please.
- coloured
- siyah
Onun siyahi insanlara tepeden bakma alışkanlığı vardı.
- He has a habit of looking down on coloured people.
- solid colored
- tek renkli
- color
- {f} renklendir
- color
- bkz.colour
- coloured
- beyaz ırktan olmayan
- coloured
- {f} renklendir
Onun yerine bana söyleyebilir misin, neden ekrandaki gezegenler oldukları şekilde renklendirilmiştir?
- Can you tell me instead, why the planets on the screen are coloured the way they are?
- light colored
- hafif renkli
- rose colored
- gül renginde
- rust colored
- pas renkli
- two colored
- iki renkli
- color
- {f} abartmak
- coloured
- renklendir(mek)
- off colored
- off renkli
- rose colored
- renkli gül
- rose-colored
- pembe
Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
- She looks at the world through rose-colored glasses.
- rose-colored glasses
- pembe gözlük
- toffee colored
- şekerleme renkli
- woman who has light-colored hair
- Açık renkli saçlı kadın
- ash colored
- külrengi
- brick colored
- kiremit rengi
- color
- {i} maske
- color
- (İnşaat) (colour) renk
- color
- {f} saptırmak
- color
- {f} kızarmak
- color
- hava vermek
- color
- {f} boyamak
Saçını boyamak için ne renk istersin?
- What color do you want to dye your hair?
Yumurta boyamak eğlenceli.
- Coloring eggs is fun.
- color
- olduğundan başka göstermek
- color
- {i} gerçek yüz
Sami çok geçmeden gerçek yüzünü gösterdi.
- Sami soon showed his true colors.
Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
- He has finally shown his true colors.
- color
- {f} renklendirmek
- color
- {i} yüz rengi
- color
- (isim) renk, boya; bet beniz; yüz rengi, ten rengi, ton; canlılık, gerçek yüz, içyüzü, dış görünüş, forma; maske, nüans
- color
- {f} renk katmak
- color
- {i} içyüzü
- color
- {i} dış görünüş
- color
- gerçeği tahrif etmek
- color
- {i} çoğ. bayrak, sancak
- color
- {i} ton
- color
- {i} nüans
- color
- {i} canlılık
- color
- {i} ten rengi
Onları memnun etmek için adını değiştirdin, ama bu ırkçılar ten rengini değiştirmeni de isteyecekler. Yapabilir misin bunu?
- You have changed your name to please them, but these racists are gonna also ask you to change the color of your skin. Can you do that?
Benimle aynı ten rengin var.
- You have the same skin color as me.
- color
- {i} renk; boya
- color
- {f} renk vermek
- color
- {f} renk değiştirmek
- color
- {i} forma
- color
- {f} yüzü
Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
- He has finally shown his true colors.
Onun yüzünde neredeyse hiç renk yoktu.
- There was almost no color in his face.
- color
- renk değiştirmek yüzu kızarmak
- color
- renklenmek
- color
- {i} bet beniz
- color
- (Askeri) SELAM BORUSU (TO THE COLOUR): Cumhurbaşkanını, muavinini, eski bir cumhurbaşkanını veya yabancı devlet reisini ya da sancağı selamlamak için çalınan boru işareti. Buna "to the colours" veya "to the standard" da denir
- color
- elvan
- coloured
- beyaz olmayan kimse
- coloured
- {s} taraflı
- coloured
- {s} boyanmış
- coloured
- {s} boyalı
- coloured
- colour kızar/etkile/boya
- coloured
- {s} göz boyayıcı
- coloured
- {s} zenci
- coloured
- {s} etki altında kalmış
- coloured
- {s} aldatıcı
- cream colored
- krem renkli
- fawn colored
- açık kahverengi
- flesh colored
- ten rengi
- have colored
- boyatmak
- i would like to have my hair colored
- saçımı boyatmak istiyorum
- parti colored
- renk renk
- parti colored
- rengârenk
- party colored
- renk renk
- party colored
- rengârenk
- rose colored
- gül pembesi
- rose colored
- pembe
- rose colored
- gül kurusu renkli
- self colored
- doğal renkli
- self colored
- tek renkli
- self colored
- kendi renginde
- snuff colored
- taba rengi
- straw colored
- açık sarı
- straw colored
- saman rengi
- whole colored
- tek renkli