Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.
- Vor langer Zeit gab es hier eine Brücke.
Gökte gördüm bir köprü, Rengi var yedi türlü. Gökkuşağı.
- „Am Himmel sah ich eine Brücke, ihre Farben waren siebenerlei.“ – „Ein Regenbogen.“
Mülteciler köprünün altında saklandı.
- Refugees hid under the bridge.
Köprünün eni otuz metre.
- The bridge is thirty meters in width.
Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.
- Apart from the cost, it will take long to build the bridge.
Tom Mary'ye nasıl briç oynanacağını öğretmeye çalıştı.
- Tom tried to teach Mary how to play bridge.
Tom mükemmel bir briç oyuncusu.
- Tom is an excellent bridge player.