You can do it at your leisure.
- Onu boş zamanınızda yapabilirsiniz.
I often spend my leisure time listening to the radio.
- Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.
Father would often read detective stories in his spare time.
- Babam boş zamanında sık sık polisiye hikayeler okur.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
What does Tom do in his free time?
- Tom boş zamanında ne yapar?
Tom and Mary had way too much free time on their hands.
- Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.
I often spend my leisure time listening to the radio.
- Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.
I go hunting in my leisure time.
- Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.