Do you want some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
Put some salt on your meat.
- Etinin üzerine biraz tuz koy.
Add a little more pepper.
- Biraz daha biber ekle.
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
I tried to give her some money, but she wouldn't take any.
- Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.
Do you have any French wine?
- Biraz Fransız şarabın var mı?
Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
You should relax a bit.
- Biraz sakinleşmelisin.
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
You're something of a troublemaker, aren't you?
- Sen biraz baş belasısın, değil mi?
The washing machine is somewhat out of order.
- Çamaşır makinesi biraz bozuk.
Tom seemed to be somewhat disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.
I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you.
- Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var.
Tom asked Mary for some money so he could buy something to eat.
- Tom Mary'den yiyecek bir şey alabilmesi için biraz para istedi.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
The weather is a shade better today.
- Hava bugün biraz daha iyi.
He is a shade better today.
- O bugün biraz daha iyi.
Do you want a spot of coffee?
- Biraz kahve ister misiniz?
My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
- Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
Tom is slightly under the weather today.
- Tom, bugün biraz keyfsiz.
John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
- John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
I was a little bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.