I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
I quit playing the bass guitar.
- Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.
Are you happy with your new bass guitar?
- Yeni bas gitarından memnun musun?
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
This book will be printed next year.
- Bu kitap, gelecek yıl basılacak.
This book is out of print.
- Bu kitabın baskısı tükendi.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
He had a book on physics published.
- Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
A lot of books are published every year.
- Her yıl bir sürü kitap basılır.
The crowd pressed toward the gate.
- Kalabalık kapıya doğru bastırdı.
He pressed the brake pedal.
- O, fren pedaline bastı.
The union is pressing for a ten-percent pay hike.
- Sendika yüzde on oranında ücret zammı için baskı yapıyor.
They'll keep pressing the foreman.
- Onlar ustabaşına baskı yapmaya devam edecekler.
This textbook, having been printed in haste, has a lot of printing mistakes.
- Bu ders kitabının, aceleyle basıldığı için, bir sürü hatası var.
Why did you put off the printing of my book?
- Benim kitabımın baskısını niçin erteledin?
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
- O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.