There was peace all over the world.
 - Bütün dünyada barış vardı.
Battle's never proven peace.
 - Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
Reconciliation among religions is the foundation of world peace.
 - Dinler arasındaki uzlaşma dünya barışının temelidir.
If you can't make peace with yourself, how are you going to make peace with anyone else?
 - Eğer kendinle barışamıyorsan, bir başkasıyla nasıl barışacaksın?
They came to make peace.
 - Onlar barış yapmak için geldi.
Soldiers began to come home and find peacetime jobs.
 - Askerler eve gelmeye barış zamanı işlerini bulmaya başladılar.