bağlandı

listen to the pronunciation of bağlandı
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) connected

A man touched down on the moon. A wall came down in Berlin. A world was connected by our own science and imagination. - Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.

All of us are connected with the past and the future as well as the present. - Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık.

(Bilgisayar) linked

Tom linked to my website from his blog. - Tom bloğundan benim siteme bağlandı.

bağla
(Bilgisayar) anchor
bağla
binding

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

bağla
(Bilgisayar) link to

I'll give you the link to the website. - İnternet sitesi için sana bağlantı vereceğim.

Would you be able to write down the link to the site? - Siteye bağlantı yazabilir misiniz?

bağla
{f} tether
bağla
ascribe to
bağla
{f} rope

Tie Tom up with this piece of rope. - Bu ip parçası ile Tom'u bağla.

He fastened the horse's pack with a rope. - O, atın yükünü iple bağladı.

bağla
{f} tied

The mother tied a ribbon in her daughter's hair. - Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.

Tom tied his boat to the dock. - Tom teknesini iskeleye bağladı.

bağla
plumb in
bağla
{f} linked

The events were closely linked. - Olaylar yakından bağlantılı idi.

These sentences are not directly linked. - Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir.

bağla
{f} fastening
bağla
tie up

Tom is going to want to tie up some loose ends. - Tom bazı yarım kalmış işleri bağlayacak.

bağla
{f} attaching
bağla
{f} link

The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet. - Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.

It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism. - ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.

bağla
buckle up
bağla
{f} fastened

Tom fastened his seat belt. - Tom emniyet kemerini bağladı.

He fastened the horse's pack with a rope. - O, atın yükünü iple bağladı.

bağla
{f} lace

Mary laced up her boots. - Mary çizmelerini bağladı.

Tom tied his shoe laces. - Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

bağla
{f} connecting

I am connecting this computer to the Internet. - İnternet'e bu bilgisayarla bağlanıyorum.

My computer doesn't seem to be connecting to the printer. - Bilgisayarım yazıcıya bağlantılı gibi görünmüyor.

bağla
bind

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

bağla
do up
bağla
{f} cord

A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord. - Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.

He connected the cord to the machine. - O, kordonu makineye bağladı.

bağla
ascribe

We ascribe his success to hard work. - Onun başarısını sıkı çalışmaya bağladık.

bağla
{f} strapping
bağla
fasten

Fasten your seat belt. - Emniyet kemerini bağla.

Fasten your seat belt when you drive. - Araba kullanırken emniyet kemerinizi bağlayın.

bağla
{f} attached

Tom attached the string to the kite. - Tom ipi uçurtmaya bağladı.

Tom attached some twine to the kite. - Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

bağla
{f} strap
bağla
{f} tie

Mother tied up three pencils with a piece of string. - Annem bir parça ip ile üç kurşun kalemi bağladı.

I can't tie a very good knot. - Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.

bağla
hook up
bağla
{f} bond

You can't destroy the precious bond between mother and child. - Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.

bağla
{f} taping
bağla
attach

Tom attached some twine to the kite. - Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

Tom attached the string to the kite. - Tom ipi uçurtmaya bağladı.

bağla
ascribe to be
bağla
attach to
bağla
ligate
bağla
{f} coupling
bağla
{f} secured
bağla
corded
bağla
bonded
bağla
{f} secure

Please make sure that your seat belt is securely fastened. - Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.

Tom knotted the rope securely. - Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.

bağla
bonding
bağla
belay
bağla
ascribeto
bağla
plumbin
bağla
doup
hattınız bağlandı
you are through
modem bağlandı
(Bilgisayar) modem connected
التركية - التركية

تعريف bağlandı في التركية التركية القاموس.

bağla
Değirmen çarkını franleyen ağaç
bağla
Su hendi tıkaçı