bağışlanamaz

listen to the pronunciation of bağışlanamaz
التركية - الإنجليزية
unpardonable
inexcusable
unforgivable

I've done something unforgivable. - Bağışlanamaz bir şey yaptım.

What I've done is unforgivable. - Yaptığım bağışlanamaz.

inexcusable, indefensible
indefensible
gross
bağışlanamaz biçimde
inexcusably
bağışla
donate

Tom wants to donate money. - Tom para bağışlamak istiyor.

Have you ever donated blood? - Sen hiç kan bağışladın mı?

bağışla
condone
bağışla
{f} granting
bağışla
{f} pardon

Pardon the interruption. - Kesintiyi bağışlayın.

Pardon me for coming late. - Geç kaldığım için bağışlayın.