تعريف böcek في التركية الإنجليزية القاموس.
- insect
These insects are widely distributed.
- Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
What insects have you eaten?
- Hangi böcekleri yedin.
- bug
When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
- Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
On the highway of life, sometimes you'll be the bug, other times you'll be the windshield.
- Hayatın karayolunda bazen böcek olacaksın başka zamanlar ön cam olacaksın.
- beetle
Follow me! Echo's mother called out. Let's find some yummy beetles for breakfast.
- Beni takip et! Echo'nun annesi seslendi. Kahvaltı için birkaç nefis böcek bulalım.
He keeps a spider in a jar and feeds it with beetles that he catches in the garden.
- Kavanozda bir örümceğe bakar ve onu bahçede yakaladığı böceklerle besler.
- louse
- lobster; crayfish
- insect, beetle, bug " haşere; (denizde) crayfish
- bug; insect
- beetle; crawler; lobster
- bugging device
- varmint
- {i} crawler
- bugs
Tom is very good at catching bugs.
- Tom böcek yakalamada çok iyidir.
When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
- Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
- ınsect
- böcek-bilim
- (Hayvan Bilim, Zooloji) entomology
- böcek ilacı
- Pesticide
- böcek savar
- insect repellent
- böcek bacağının son bölütü
- tarsus
- böcek gibi small, brunette
- (child)
- böcek ilacı
- insecticide
We have been using this insecticide for two years.
- Biz iki yıldır bu böcek ilacını kullanıyoruz.
- böcek ilacı
- pyrethrum powder
- böcek ilacı
- insect powder
- böcek ilacı alabilir miyim
- Can I have some insect repellent
- böcek kanadı zarfı
- shard
- böcek kanadını saran kabuk
- wing case
- böcek sokması için bir şeyiniz var mı
- Can I have something for insect bites
- böcek sürüsü
- flight
- böcek yiyen
- sundew
- böcek yiyen
- insect eater
- böcek yiyen canlı
- insectivore
- böcek yuvası
- nidus
- böcek zehiri
- pesticide
- böcek çıkarmak
- to hatch silkworms
- böcek öldürücü
- insecticidal
- böcek öldürücü
- insecticide, acaricide
- böcek öldürücü ilaç
- insecticide
- böcek ısırığı
- insect bite
- böcek-bilimsel
- (Hayvan Bilim, Zooloji) entomological
- börtü böcek
- bugs, insects
- böcekler
- insects
She has a strong dislike of insects.
- Onun böceklere karşı güçlü bir antipatisi var.
These insects are widely distributed.
- Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- kınkanatlı böcek
- beetle
- ergin böcek
- imago
- böcekler
- insecta
- sümüklü böcek
- Snail, helix, slug
- bir günlük ömrü olan böcek
- Ephemera
- böcekler
- livestock
- eski mısırda kutsal böcek
- scarab
- gelişimini tamamlamış böcek
- imago
- istakozdan küçük böcek
- crayfish
- istakozdan küçük böcek
- istakozdan küçük deniz ürünü
- kahverengi kanatlı böcek
- brown lacewing
- kanatsız böcek
- stick insect
- katil böcek
- (Hayvan Bilim, Zooloji) assasin bug
- kınkanatlı böcek
- (Tabiat Doğa) (böcek, haşere) beetle
- kısa ömürlü böcek
- dayfly
- mezarcı böcek
- sexton beetle
- tahta yiyen böcek
- (Hayvan Bilim, Zooloji) xylotomous
- vızıldayan böcek
- buzzer
- zararlı böcek
- insect pest
- çirkin kara böcek
- (Hayvan Bilim, Zooloji) ugly black beetle
- çokayaklı böcek
- myriapod