azal

listen to the pronunciation of azal
التركية - الإنجليزية
{f} decaying
{f} diminished

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

His income was diminished by half after retirement. - Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.

fell off

Sales fell off in the third quarter. - Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.

tail off
{f} decrease

The medicine decreased his pain. - İlaç onun acısını azalttı.

This medicine will decrease your pain. - Bu ilaç ağrını azaltacak.

{f} decreasing

Japan's consumption of rice is decreasing. - Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

fallen off
diminish

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

His income was diminished by half after retirement. - Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.

{f} decreased

My income has decreased ten percent. - Gelirim yüzde on azaldı.

Sales have decreased these days. - Satışlar bugünlerde azaldı.

fall off
mute
الإنجليزية - الإنجليزية
A place near the western extremity of the valley near Jerusalem
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (Ezel. C.) Ezeller. Başlangıcı olmayan zamanlar
azal

    الواصلة

    a·zal

    النطق

    علم أصول الكلمات

    () From the Old Testament, "very near", "the way of escape shall be made easy."
المفضلات