and 3

listen to the pronunciation of and 3
الإنجليزية - التركية

تعريف and 3 في الإنجليزية التركية القاموس.

brother
erkek kardeş

Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor. - My brother lives in Tokyo.

Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor. - My little brother is watching television.

brother
vay canına!
brother
brotherhoodkardeşlik
aged
çok yaşlı
aged
ihtiyar
aged
{f} yaşlan

Tom biraz yaşlanmadı. - Tom hasn't aged one bit.

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

brother
kayınbirader

Kayınbiraderim önemsiz konulardan kolayca sinirlenir. - My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.

O benim kız kardeşimin kocası. O benim kayınbiraderim. - He's my sister's husband. He's my brother-in-law.

aged
Eskimiş, eskitilmiş
aged
{s} (ey'cîd) yıllanmış; eski
aged
{s} (eycd) yaşında: a girl aged four dört yaşında bir kız
aged
(sıfat) yaşında, yaşlı, ihtiyar, yıllanmış, kocamış
aged
{s} yaşında

O, on yedi yaşındadır. - She is aged seventeen.

Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim. - I learned to swim aged four and a half.

aged
{s} (ey'cîd) yaşlı, ihtiyar
aged
{s} kocamış
aged
{s} yıllanmış
aged
yıllanmış/yaşça/yaşlı
brother
{i} dost
brother
birlik

Erkek kardeşinle birlikte okula gittim. - I went to school with your brother.

Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz. - We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.

الإنجليزية - الإنجليزية
peddler
aged
poky
brother
cub