O, tüm dünyayı gezdi.
 - She traveled all over the world.
Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.
 - Our branches extend all over the country.
İngilizce bütün ülkede yayıldı.
 - English has spread all over the country.
Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.
 - Our trading companies do business all over the world.