affording a comfortable livelihood; as, an independent property

listen to the pronunciation of affording a comfortable livelihood; as, an independent property
الإنجليزية - التركية

تعريف affording a comfortable livelihood; as, an independent property في الإنجليزية التركية القاموس.

independent
{s} bağımsız

Onun o kadar üzerinde titrememelisin. O bağımsız olmayı öğrenmeli. - You shouldn't coddle her so much. She needs to learn to be independent.

Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar. - Those young men are independent of their parents.

independent
{s} özgür

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin. - When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.

O, akıllı ve özgür bir kız. - She's a smart and independent girl.

independent
{s} hür
independent
{s} serbest
independent
bağımsız olmak

O daha bağımsız olmak istiyor. - She wants to be more independent.

Kendi ayakların üzerinde durmak bağımsız olmak anlamına gelir. - To stand in your own feet means to be independent.

independent
independentlybağımsız olarak
independent
birbirini etkilemeden
independent
{s} maddi yönden bağımsız
independent
{s} başına buyruk

Tom çok başına buyruktu. - Tom was very independent.

Oğlum her zaman çok başına buyruktu. - My son has always been very independent.

independent
{s} (ekonomik açıdan) bağımsız, kendi geliri ile geçinebilen
independent
{s} kendi geçimini sağlayan
independent
(Askeri) MÜSTAKİL GEMİ: Donanma kontrolu altında tek başına ve bir harp gemisinin refakati olmaksızın seyreden bir ticaret gemisi
independent
bağımsız kimse
independent
kendi geliri ile geçinebilen
الإنجليزية - الإنجليزية
independent
affording a comfortable livelihood; as, an independent property

    الواصلة

    affording a com·fort·a·ble livelihood; as, an in·de·pend·ent prop·er·ty

    النطق

المفضلات