affäre

listen to the pronunciation of affäre
ألمانية - التركية
n. e. a'fe: rı olay, sorun
[die] iş, mesele, konu, sorun; olay, vaka, hadise
n {a'fe: rı} e olay, sorun
الإنجليزية - التركية

تعريف affäre في الإنجليزية التركية القاموس.

affair
{i} sorun, mesele, iş
affair
{i} ilişki

O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi. - It was a one-sided love affair.

Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor. - A government suffers from civil affairs.

affair
takıntı
affair
macera

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

affair

İşlerine karışmaya niyetim yok. - I have no intention of meddling in your affairs.

Onun işlerine karışmayın. - Don't meddle in his affairs.

affair
hadise
love affair
aşk macerası

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

affair
maslahat
affair of
ilişkisine
affair
{i} olay

Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır. - The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.

O, olaya karıştığını inkar etti. - He denied having been involved in the affair.

affair
iş/ilişki/mesele
affair
{i} mesele

Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun? - Do you think she has nothing to do with the affair?

Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor. - This whole affair is giving me a headache.

affair
{i} k.dili. şey (makine/eşya)
affair
{i} gönül macerası
affair
{i} k.dili. olay, skandal
affair
{i} konu

Bu konu ile bir ilgim yok. - I have nothing to do with the affair.

İş hakkında konuşmak ister misin? - Do you want to talk about the affair?

affair
{i} şey

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir. - He knows a lot about foreign affairs.

الإيطالي - ألمانية

تعريف affäre في الإيطالي ألمانية القاموس.

affare
austeilen
affare
herumschlagen
affare
sich beschäftigen
affare
schnäppchen
affare
befassen
affare
auseinandersetzen