Hayatta bir şey başarmak istiyorum.
- I want to accomplish something in life.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
O başladığı şeyi sonuçlandırır.
- He accomplishes whatever he sets out to do.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
- Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
O bizim en büyük başarımız.
- That was our biggest accomplishment.
Bu önemsiz bir başarı değil.
- This is no trivial accomplishment.
Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
Tom başarılı bir yüzücüdür.
- Tom is an accomplished swimmer.
Tom başarılı bir ressamdır.
- Tom is an accomplished artist.
Penguenler yetenekli yüzücülerdir.
- Penguins are accomplished swimmers.
Tom yetenekli bir yüzücüdür.
- Tom is an accomplished swimmer.
Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
Yapmaya kalkıştığımız her şeyi başardık.
- We've accomplished everything we set out to do.
Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.
- Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty.
Onlar misyonlarını tamamladılar.
- They accomplished their mission.
Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
These qualities . . . go to accomplish a perfect woman. - Charles Cowden Clarke.
This that is written must yet be accomplished in me - Luke 22:37.
He had accomplished half a league or more. - William H. Prescott.
... There are alternatives to accomplish the objective I have, which is to bring down rates, broaden ...