Onun için bir veda partisi düzenledik.
- Wir richteten für sie eine Abschiedsparty aus.
Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.
- The heavy rain made them put off their departure.
O, kalkış için hazırlandı.
- He got ready for departure.
Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.
- Rooms should be left vacant by eleven a.m. on the day of departure.
Ayrılış tarihinizi öğrenebilir miyim?
- May I know the date of you departure?
Gidişini Pazara kadar erteledi.
- He put off his departure till Sunday.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Çim'de, hareket istasyonuna gitmek ve tren biletleri orada almak zorundasın.
- In China, you have to go to the departure station and buy train tickets there.