Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.
 - The old lady walked slowly up the hill.
O, hanımefendiyi bana tanıttı.
 - She introduced the lady to me.
Bana sırnaşmayın genç bayan!
 - Don't get sassy with me young lady!
Bayan şimdi su içiyor.
 - The lady is now drinking water.
Leydi en fazla kırk yaşında.
 - The lady is forty years old at most.
Jane güzel bir leydi oldu.
 - Jane grew up to be a fine lady.
Yaşlı kadın otobüsten indi.
 - The old lady got down from the bus.
O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
 - She shot a warm smile at the old lady.
Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
 - My dream is to be the First Lady.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
 - It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim.
 - I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.
Sizi soran bir hanımefendi var.
 - There's a lady asking for you.
O, Amerikalı bir hanım ile evli.
 - He is married to an American lady.