Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.
- Tom doesn't feel like cooking.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- Mother is busy cooking the dinner.
Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.
- Jane asked me if I would like to cook.
Jack bizim için yemek pişirmekle meşgul.
- Jack is busy cooking for us.
Korkarım ki iyi bir aşçı değilim.
- I'm afraid I'm not much of a cook.
Benim aşçılığım anneninkinin yerini tutamaz.
- My cooking cannot hold a candle to Mother's.
Ben yemek yapmaktan ve okumaktan hoşlanırım.
- I like cooking and reading.
Hadi bu gece akşam yemeğini dışarda yiyelim, yemek yapmak için çok yorgunum.
- Let's dine out tonight. I'm too tired to cook.
Yemek hazırlamakla meşguldüm.
- I was busy cooking dinner.
Bildiğim kadarıyla, ben bir aşçıyım. Yaptığım tek şey yemek hazırlamak.
- As far as I go, I'm a cook. The only thing I do is prepare the food.
Tom'un yapmak için en sevdiği şey yemek pişirmeydi.
- Tom's favorite thing to do was cooking.
Kurabiye yapmak zaman alır.
- Making cookies takes time.
Sizin için akşam yemeği pişireyim mi?
- Shall I cook dinner for you?
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother is busy cooking dinner.
Look at that poor dog shut up in that car on a day like today - it must be cooking in there.
... APPARENTLY IT CAN COOK. ...
... I MEAN, EVEN THOUGH YOU ARE FAT, STUPID AND A BAD COOK... ...