تعريف -i karşılamak في التركية الإنجليزية القاموس.
- karşılamak
- welcome
Whenever I walk by that teahouse, the boss always comes out to welcome me.
- Her ne zaman o çayevine gitsem, patron beni karşılamak için dışarıya gelir.
They waved flags to welcome the princess.
- Prensesi karşılamak için bayraklar salladılar.
- karşılamak
- meet
In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
- Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
Rain or shine, I will come to meet you at the station.
- Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
- karşılamak
- satisfy
I was chosen to satisfy you.
- Seni karşılamak için seçildim.
- karşılamak
- greet
Tom wasn't there to greet Mary.
- Tom Mary'yi karşılamak için oradaydı.
Paul came to Rome to greet me.
- Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.
- karşılamak
- supply
- karşılamak
- recoup
- masrafı karşılamak
- defray
- ancak masrafını karşılamak
- break even
- gereksinim karşılamak
- meet a need
- gereksinim karşılamak
- fulfill the requirement
- gereksinim karşılamak
- fulfil a requirement
- gereksinim karşılamak
- meet a requirement
- gereksinim karşılamak
- address a need
- gereksinim karşılamak
- fulfil a need
- ihtiyacı karşılamak
- be adequate
- memnuniyetle karşılamak
- take kindly to
- memnuniyetle karşılamak
- (Kanun) welcome
- ihtiyaçlarını karşılamak
- provide for
I'm trying my best to provide for you and your sister.
- Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
He works day and night to provide for his family.
- O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
- anlayışla karşılamak
- to appreciate
- masrafları karşılamak
- Cover the cost
- standartları karşılamak
- Meet the standart(s), fulfill the standart(s)
- standartı karşılamak
- Meet the standart(s), fulfill the standart(s)
- alkışlarla karşılamak
- acclaim
- cesaretle karşılamak
- face up to
- denk ağırlıkla karşılamak
- counterbalance
- denkiyle karşılamak
- to reciprocate
- fazlasıyla karşılamak
- overcompensate
- gereksinimini karşılamak
- to meet sb's requirements
- hoş karşılamak
- welcome
- hoş karşılamak
- look with favor on
- hoş karşılamak
- to approve, to connive
- hoş karşılamak
- to assent to, give one's assent to
- ihtiyacı karşılamak
- serve the purpose
- ihtiyacı karşılamak
- satisfy a need
- ihtiyacı karşılamak
- meet a need
- ihtiyacı karşılamak
- answer the purpose
- ihtiyacını karşılamak
- provide
- isteği karşılamak
- supply a want
- iyi karşılamak
- make smb. welcome
- karşılamak
- to remedy; to prevent
- karşılamak
- counterpoise
- karşılamak
- provide
He works day and night to provide for his family.
- O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
I'm trying my best to provide for you and your brother.
- Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- karşılamak
- answer
- karşılamak
- take
Don't take the trouble to come and meet me.
- Gelip beni karşılamak için zahmet etmeyin.
- karşılamak
- to welcome, to receive; to receive, to greet with; to meet, to cover; to compensate; to block up
- karşılamak
- make amends
- karşılamak
- recompense
- karşılamak
- (Hukuk) counter
- karşılamak
- (zarar) redress
- karşılamak
- countervail
- karşılamak
- fulfill
- karşılamak
- fulfil
- karşılamak
- provision
- karşılamak
- compensate
- karşılamak
- to go to meet; to welcome
- karşılamak
- counterbalance
- karşılamak
- (haber vb.) receive
- karşılamak
- to respond to, react to
- karşılamak
- to cover, pay; to be enough (for), meet (a need)
- karşılamak (giderleri)
- defray
- kuşku ile karşılamak
- with a grain of salt
- masraflarını karşılamak
- reimburse
- masrafı karşılamak
- to cover expenses
- metânetle karşılamak
- take it on the chin
- metânetle karşılamak
- square up to
- samimi karşılamak
- bid smb. welcome
- soğuk karşılamak
- to give sb a cold welcome
- sıcak karşılamak
- glad hand
- topu karşılamak
- return
- zararı karşılamak
- guerdon
- zararını karşılamak
- reimburse
- ölümü cesaretle karşılamak
- face death