I figured it was easier to do it this way.
- Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
Young girls' desire for slim figures is strong.
- Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
A form appeared from over there.
- Oradan bir şekil ortaya çıktı.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
His face is distorted by pain.
- Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
Britain faced dangerously low supplies of food.
- İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
- En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.