When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
 - Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic.
 - Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.
He had the good fortune to marry a pretty girl.
 - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.
By good fortune, they escaped.
 - Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.
Any chance you know where I put my keys?
 - Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
This is your only chance.
 - Bu senin yegâne şansın.
You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
 - Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
I am happy about your good luck.
 - Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.
He had the good fortune to marry a pretty girl.
 - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.
She had the good fortune to get into the school she wanted to.
 - Şanslıydı ki istediği okula girdi.
Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.
 - Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.
Please give me one more shot.
 - Lütfen bana bir şans daha verin.
This is the big break I've been waiting for.
 - Bu beklediğim büyük şans.
This could be my big break.
 - Bu benim büyük şansım olabilir.
Tom was lucky that Mary didn't hit him.
 - Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı.
I should've hit Tom while I had the chance.
 - Şansım varken Tom'u vurmalıydım.
Goodbye and good luck.
 - Güle güle ve iyi şanslar.
I wish you good luck.
 - Sana iyi şanslar diliyorum.
I am giving you a star.
 - Sana bir şans veriyorum.
I thank my lucky stars that I'm still alive.
 - Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.
We have the opportunity to make some changes.
 - Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
Sami went to Canada, looking for opportunity.
 - Sami şans aramak için Kanada'ya gitti.
Goodbye and good luck.
 - Güle güle ve iyi şanslar.
I wish you good luck.
 - Sana iyi şanslar diliyorum.