Despite his achievements, he is very humble and doesn't boast about them.
 - Başarılarına rağmen, o çok mütevazidir ve onlar hakkında övünmez.
I'm tired of listening to his boasts.
 - Onun övünmelerini dinlemekten usandım.
Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
 - Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
Tom started bragging about his new car.
 - Tom yeni arabası hakkında övünmeye başladı.
I don't like to brag, but I'm a pretty good clarinetist.
 - Övünmeyi sevmiyorum ama ben oldukça iyi bir klarnetçiyim.
He usually doesn't brag.
 - O genellikle övünmez.
Self-praise is no recommendation.
 - Övünme tavsiye edilmez.
Not to brag, but I just made my first billion dollars yesterday.
 - Övünmek için değil ama ben dün ilk milyar dolarımı kazandım.
Not to brag, but I have a pretty high IQ.
 - Övünmek için değil ama oldukça yüksek bir IQ'ye sahibim.
Don't brag about how fast your car can go.
 - Arabanın ne kadar hızlı gidebileceği hakkında övünme.
It is often the case that people who brag about their intelligence are actually not very intelligent.
 - Genellikle durum şöyledir; zekalarıyla övünen insanlar gerçekte pek de öyle olmazlar.
He never boasted of his success.
 - O, asla başarısıyla övünmedi.
She boasted of having won the first prize.
 - O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
Tom certainly brags a lot.
 - Tom kesinlikle çok övünür.
Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
 - Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.