çok iyi!

listen to the pronunciation of çok iyi!
التركية - الإنجليزية
(Konuşma Dili) deal

I think it's a very good deal. - Bence bu çok iyi bir anlaşma.

We have great deals on furniture. - Mobilya konusunda çok iyi anlaşmalarımız var.

Very good; Not half bad!; All right!
{s} roaring
banner
very well

That tie suits you very well. - Bu kravat sana çok iyi uyuyor.

Mr Brown speaks Japanese very well. - Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.

highly

She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet. - O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.

cool

I always thought Tom was so cool. - Ben hep Tom'un çok iyi olduğunu düşündüm.

(Konuşma Dili) bully for you
(Argo) mickey mouse
two thumbs up
terrific
choice
(Argo) grouse
good

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

I hear he is good at mahjong. - Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.

devastating
(Argo) cold stupid fresh
intimately
extra
celestial

Can there be so much anger in celestial hearts? - Çok iyi kalplerde bu kadar çok öfke olabilir mi?

splendid
funky
in the pink of condition
competent
admirable
grand

My grandmother can cook very well. - Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.

My grandmother can't see very well. - Büyükannem çok iyi göremez.

like a bomb
exquisite
outstanding

His ability in mathematics is outstanding. - Onun matematikteki yeteneği çok iyi.

excellent

Are the results good? Yes, they're excellent. - Sonuçlar iyi mi? Evet, çok iyi.

Tom is in excellent health. - Tom'un sağlığı çok iyi.

nifty
sensational
great

She is great at skiing. - O kayakta çok iyidir.

I haven't been feeling so great. - Çok iyi hissetmiyorum.

fine

It has been very fine since then. - Bu o zamandan beri çok iyi.

He's a very fine musician. - O çok iyi bir müzisyendir.

unrivalled
good job

Tom didn't do a very good job cleaning the kitchen floor. It's still dirty. - Tom mutfak zeminini temizleyerek çok iyi bir iş yapmadı. O hâlâ kirli.

You did a very good job. - Çok iyi bir iş yaptın.

divine
damn well
fantastic
beautiful
right as rain
very good

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

She's a very good teacher. - O çok iyi bir öğretmendir.

of the first water
only too well
good many
very good, first-class
thumbs up
that's cool
{s} some

Some animals are very good at climbing. - Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.

Your essay has some mistakes, but as a whole it is very good. - Denemenin birkaç hatası var fakat bir bütün olarak çok iyi.

helluva
alpha plus
famously
no mean
{s} bully
{s} elegant
{s} exceptional
nicely

Tom doesn't treat Mary very nicely. - Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.

Tom didn't treat Mary very nicely. - Tom Mary'ye çok iyi davranmadı

champion
hell of
dandy
jolly good
التركية - التركية
pekala
ala