Tom constantly contradicts himself.
- Tom sık sık kendisiyle çelişir.
Tom contradicts himself all the time.
- Tom sürekli kendisiyle çelişir.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
The minister contradicted his own statement.
- Bakan kendi ifadesiyle çelişti.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.