Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
 - Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
Someone stole my wallet. I no longer have a cheque book or a credit card.
 - Birisi benim cüzdanımı çaldı. Artık bir çek defterim ya da bir kredi kartım yok.
I need a tool for pulling weeds in my garden.
 - Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
He pulled his son by the ear.
 - O, oğlunun kulağını çekti.
My jeans have shrunk.
 - Kot pantolonum çekti.
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
 - Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
Black Americans continued to suffer from racism.
 - Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away.
 - İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.
The card you drew was a red, wasn't it?
 - Çektiğin kart bir kırmızıydı, değil mi?
She drew the chair towards her.
 - O sandalyeyi ona doğru çekti.
Roll up your right sleeve.
 - Sağ elbise kolunu yukarı çek.
I find her appearance attractive.
 - Onun görünümünü çekici bulurum.
Jon is far more attractive than Tom.
 - Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
Tom yanked Mary's ponytail.
 - Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.
Tom gave the rope a yank.
 - Tom halata ani bir çekiş verdi.
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
 - O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
I want to buy a Czech sweater.
 - Çek kazağı satın almak istiyorum.
The flag of the Czech Republic is almost the same as that of the Philippines.
 - Çek Cumhuriyeti'nin bayrağı Filipinler'inkiyle neredeyse aynıdır.
I'd like to pay by check.
 - Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
The bank will cash your fifty dollar check.
 - Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.
Tom was lured into a trap.
 - Tom bir tuzağa çekildi.
The music lured everyone.
 - Müzik herkesin ilgisini çekti.