التركية - الإنجليزية
تعريف çavus في التركية الإنجليزية القاموس.
- çavuş
- sergeant
There was a sergeant that I particularly hated in the army.
-Orduda özellikle nefret ettiğim bir çavuş vardı.
Sergeant Dan Anderson ordered a barricade erected around the police station.
-Çavuş Dan Anderson polis karakolunun etrafına barikat dikilmesini emretti.
- çavuş
- foreman (of a group of workers)
- çavuş
- non-commissioned officer
- çavuş
- boy who has the highest grades in his class (at a military high school)
- çavuş
- (Askeriye) sergeant
- çavuş
- noncom
- çavuş
- hist., (Askeriye) (an) orderly
- çavuş
- sergeant; guard
- çavuş
- guard
- çavuş
- colour sergeant
- çavuş
- petty officer
- çavuş
- sergeants
- çavuş
- non commissioned officer
- çavuş
- havildar
- çavuş görevindeki onbaşı
- lance sergeant
- çavuş nişanı
- chevron
- ahbap-çavuş kapitalizmi
- (Ticaret) crony capitalism
- uzman çavuş
- (Askeri) specialist sergeant
- astsubay çavuş
- noncommissioned officer of the fourth rank
- gedikli çavuş
- mil . sergeant; warrant officer
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف çavus في التركية التركية القاموس.
- ÇAVUŞ
- (Osmanlı Dönemi) Vaktiyle divanlarda hükümdarların hizmetinde bulunan yaver veya muhzır gibi subaylara denilirdi. Tanzimattan evvelki Osmanlı saray teşkilatında çavuşlar, padişahın yaverleri ve çavuşbaşı mabeyn müşiri idi
- ÇAVUŞ
- (Osmanlı Dönemi) İşçilerin başları, şefleri
- ÇAVUŞ
- (Osmanlı Dönemi) Onbaşıdan üstte ve assubaydan alttaki derecede olan asker
- çavuş
- Bir üzüm cinsi
- çavuş
- Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse: "O döver, ne olacak babası belediye çavuşu imiş."- P. Safa
- çavuş
- Onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan er rütbesi
- çavuş
- Askerî okullarda sınıf birincisi
- çavuş
- Askerî okullarda sınıf birincisi: "İki ay içinde üstünlüğünü tanıtarak sınıfının çavuşu olmuştur."- F. R. Atay
- çavuş
- Osmanlı ordusunda üst komutanların buyruklarını ast komutanlara ulaştıran görevli
- çavuş
- Onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan er rütbesi: "Katanaların birinin üstünde bir topçu çavuşu oturuyor."- R. H. Karay
- çavuş
- Sofra üzümü elde edilen asma çeşidi
- çavuş
- Osmanlı devleti teşkilatında çeşitli hizmetler yapan görevli
- çavuş
- Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
- çavuş
- Huni
- Çavuş
- (Osmanlı Dönemi) KAYID
- çavuş kuşu
- Çavuş kuşugillerden, uzun yay biçimli gagalı, güvercinden küçük, başı sorguçlu, kısa kanatlı bir kuş, ibibik, hüthüt (Upopa epops)
- çavuş kuşugiller
- Örneği çavuş kuşu olan bir kuş familyası
- çavuş üzümü
- Kabuğu ince, çekirdeği ufak, iri taneli bir tür beyaz üzüm
- astsubay kıdemli çavuş
- Astsubaylığın ikinci basamağı
- astsubay çavuş
- Astsubaylığın ilk basamağı
- uzatmalı çavuş
- bakınız: uzman çavuş
- uzman çavuş
- Lise ve dengi okullardan mezun olduktan sonra özel bir eğitim sonunda başarılı olarak astsubaylıktan bir alt basamaktaki asker rütbesini alan kimse
المصطلحات ذات الصلة
çavus
الواصلة
ça·vuşالنطق
علم أصول الكلمات
() Borrowed from LatinResimler
السابق
المفضلات