Then what is love? A disease which can strike people at any age.
 - Öyleyse aşk nedir? İnsanları herhangi bir yaşta çarpabilen bir hastalıktır.
I swear that it is true, or may lightning strike me down.
 - Ben bunun doğru olduğuna yemin ederim ya da yıldırım beni çarpsın.
To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9.
 - Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.
To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
 - Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
He banged the door in anger.
 - O, öfkeyle kapıyı çarptı.
The door closed with a bang.
 - Kapı bir çarpma ile kapandı.
The thief stubbed his toe on the door.
 - Hırsız ayak parmağını kapıya çarparak incitti.
The truck bumped into our car.
 - Kamyon arabamıza çarptı.
Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
 - Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.
Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach.
 - Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.
He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
 - O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
Tom knows who crashed into Mary's car.
 - Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını biliyor.
The car crashed into the truck.
 - Araba, kamyona çarptı.
3 multiplied by 5 is 15.
 - 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
The door frame is warped and the door won't close properly.
 - Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.
I think videogames are warping our kids minds.
 - Ben video oyunlarının çocuklarımızın kafalarını çarpıttığını düşünüyorum.