We got him to carry our bag.
- Ona çantamızı taşıttık.
I helped carry those bags.
- Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
Tom was carrying a duffel bag and a guitar case.
- Tom bir spor çantası ve bir gitar çantası taşıyordu.
Put the case in the hands of the police.
- Çantayı polise bırakın!
I mean... my life, Dima said. Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase.
- Dima; Hayatımın anlamı... dedi. Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var.
My briefcase is full of papers.
- Evrak çantam kağıtlarla doludur.
This handbag is made of paper.
- Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
Jane has five handbags.
- Jane'in beş el çantası vardır.
Where is my satchel? It's on the chair.
- Omuz çantam nerede? Sandalyenin üstünde.
I left my purse behind.
- Çantamı geride bıraktım.
This is the same purse that I lost a week ago.
- Bu, bir hafta önce kaybettiğim aynı çanta.
You haven't put anything in your suitcase yet.
- Henüz çantana bir şey koymadın.
Keep an eye on my suitcase while I get my ticket.
- Ben biletimi alırken çantama dikkat et.