Today we heard a story about biogas extraction.
- Bugün biyogaz çıkarma hakkında bir hikaye duyduk.
The addition is correct, but there is an error in your subtraction.
- Toplama doğru ama çıkarmanda bir hata var.
I like addition but not subtraction.
- Toplamayı severim ama çıkarmayı değil.
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds.
- Bir bütçe açığını finanse etmek için ortak bir yöntem tahviller çıkarmaktır.
Saudi Arabia does not issue tourist visas.
- Suudi Arabistan turist vizeleri çıkarmamaktadır.
Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
The coffee stain was difficult to remove.
- Kahve lekesini çıkarmak zordu.
He jumped into water without removing his clothes.
- O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
Additions and deletions are not shown immediately.
- Ekleme ve çıkarmalar hemen gösterilmiyor.
The manager threatened him with dismissal.
- Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
It's Tom's turn to take out the garbage.
- Çöpü çıkarmak için Tom'un sırası.
Is that to eat here or take out?
- Burada yemek için mi yoksa çıkarmak için mi?
Sami made a true confession.
- Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.
It's going to be impossible to remove this stain.
- Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
To remove a sentence from your list of favorites, click on the black heart icon.
- Cümleyi favorilerinizden çıkarmak için siyah kalp butonuna basın.
How much severance pay will we have to pay Tom?
- Tom'a ne kadar işten çıkarma tazminatı ödemek zorunda kalacağız?
Jim has been trying to take me out to dinner for the last three weeks.
- Jim son üç haftadır beni akşam yemeğine çıkarmak için çalışıyor.
Tom opened the boot to take out the spare wheel.
- Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
Tom had to dig his car out of the snow.
- Tom arabasını kardan kazıp çıkarmak zorunda kaldı.
Tom asked Mary out to dinner, but she said no.
- Tom Mary'yi akşam yemeğine çıkarmak istedi, fakat o hayır dedi.
Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.
- Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.
I left home without having breakfast yesterday.
- Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
They wanted to escape on vacation.
- Tatile çıkmak istediler.
Her name often escapes me.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
You've got to get me out of this place.
- Beni bu yerden çıkarmak zorundasın.
This sweater is comfortable to take off and put on.
- Bu kazak çıkarmak ve giymek için rahat.
I don't want to put you to any trouble.
- Sana bir zahmet çıkarmak istemiyorum.
We have to get you out of here.
- Seni buradan çıkarmak zorundayız.
We've got to get Tom out of here.
- Tom'u buradan çıkarmak zorundayız.
You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.
Tom didn't have to take off his shirt.
- Tom gömleğini çıkarmak zorunda değildi.
He doesn't want to cause trouble.
- O sorun çıkarmak istemiyor.
They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
One of these eggs hasn't hatched yet.
- Bu yumurtalardan biri henüz civciv çıkarmadı.
The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
- Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
- Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
- Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
Tom got out of prison after 30 years.
- Tom otuz yıldan sonra hapishaneden çıktı.
Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
The old woman exited the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten çıktı.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Russia had emerged as a second superpower.
- Rusya ikinci bir süper güç olarak ortaya çıkmıştı.
Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
- Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
By the time you get out of prison, she'll have been married.
- Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
Tom threatened to expose the whole thing.
- Tom her şeyi ortaya çıkarmakla tehdit etti.
You must expose the impostors.
- Sen sahtekarları ortaya çıkarmalısın.